Aruz Ölçüsü Nedir? Detaylı Anlatım

Aruz Ölçüsü Nedir? Detaylı Anlatım

Aruz Ölçüsü Nedir? Detaylı Anlatım

Aruz Ölçüsü

Şiirlerdeki dizelerin, hecelerin uzunluk ve kısalık hallerine göre hazırlanmış aruz kalıplarına, ses uyumu bakımından uymasını temel alan ölçüye “aruz ölçüsü (vezni)” denir.

Aruz vezniyle yazılmış bir şiirin dizelerinde hece adedi bakımından denklik aranmaz. Dize içerisinde hecelerin açıklık-kapalılık (kısalık-uzunluk) gibi ses değeri bakımından denk olması lazım olur. Aruz, Arap edebiyatına ait bir ölçüdür. (Fars, İran) edebiyatına, onlardan da Türklerin İslâmiyet’i kabul etmesinden sonra Türk edebiyatına geçmiştir. Türk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılmış olarak elimizde tespit edilen ilk yapıt, Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) isimli eseridir.

Aruz, Arap diline dayanır ve bu dilin bilhassarine göre kullanılır. Türkçe, Arapçada bulunduğu gibi uzun sesler içermez. Bu amaçla aruzu kullanan şairler birtakım sıkıntılar yaşamışlardır. Aruzun Türkçeye uygulanmasında çoğu hata, zorlama görülür. Şairler şiirlerinde ölçüye uyabilmek amacıyla pek çok Arapça ve Farsça kelimesi Türk diline sokmuşlardır.

Tanzimat’tan sonra özelikle Fransız edebiyatı Türk edebiyatını da derinden etkilemiştir. Türk edebiyatı da değişmeye başlamış, aruz-hece tartışmaları meydana çıkmıştır. Arap, Fars ve Türk şairleri yönünden ortak şiir yöntemi olarak sarfedilen aruz ölçüsünün asli kuralları 19. yüzyılda yıkılmıştır. Yeni bir aruz zihniyeti meydana çıkmıştır. Aruz bu dönemden itibaren Tevfik Fikret, Mehmet Akif ve Yahya Kemal ile tamamıyla Türk Aruzu’ hâline gelmiştir. 1908 senesinde başlayan aruz-hece tartışmasından hecenin galibiyetle çıkması, dilde de sadeleşme akımını başlatmıştır. Cumhuriyet döneminde ise hece ölçüsü aruza net bir avantaj sağlamış, çok süregelen şekilde kullanılmıştır.

Aruz Heceleri

Aruz ölçüsünde tüm kelimelerdeki heceler, açık ve kapalı heceler olmak üzere iki kümede toplanabilir.

  • Açık-kısa hece: “a. e. ı, i. o, ö, u, ü” sesli harflerinden birisi ile (vokal) biter. Üstlerinde uzatma işareti bulunmaz. Açık heceler nokta işareti ile gösterilir. Ya-tı-lı A-ra-ba-lı A-na-do-lu Kö-yü-ne

Üzerinde uzatma işareti bulunmayan “a, e, i, u, ü” gibi yalnız bir ünlüden meydana gelen heceler açık hecedir.
Bir ünlü ve üzerinde uzatma işareti olmayan bir ünsüz harften kurulan “bu, sa, rü, to, de, kö” gibi heceler açık hecedir.

“Kâğıt” kelimesinin ilk hecesindeki “kâ” hecesinde bulunduğu gibi bir ünsüz ve üzerinde inceltme işareti tespit edilen heceler açık hecedir. Ünlü harfte uzatma değil, inceltme işareti olmalıdır. Uzatma işareti olursa kapalı hece olur, uzun okunur.

  • Kapalı-uzun hece: Uzun okunan ya da ünsüzle biten hecelerdir. Bu heceler tam ses değerindedir. Kapalı heceler çizgi işareti ile gösterilir. Kaç, gül, son, yük, â, û, î. Kapalı (uzun okunan) heceler farklı şekillerde oluşabilir:

Arapça ve Farsçadan gelen “â, û, î” gibi üzerinde uzatma işareti tespit edilen, sesli harflerden meydana gelen heceler uzun hecedir. İçinde uzatma işareti bulunmayan seslerden meydana gelen, ünsüz bir harfle biten “al, es, uç, ot” gibi bir ünlü ve bir ünsüz harften kurulan heceler kapalı hecedir.

Ünsüz harfle başlayan ve üzerinde uzatma işareti tespit edilen bir ünlü harfle biten “bâ, lâ, tû, sî” gibi heceler uzun hecedir. Bir ünsüz, bir ünlü ve bir ünsüzden meydana gelen “yat, kıs, kin, gör, sev, son, dur” gibi heceler kapalı hecedir. İki ünsüzün sonda ve yan yana varbulunduğu “alt, ört, üst” gibi heceler kapalı hecedir. Bir ünsüz harfin, bir ünlü harfin ve yan yana iki ünsüz harfin bir araya gelmesi ile kurulan “Türk, kork, yurt, sırt” gibi heceler kapalı hecedir.

“Dükkân” kelimesinin ikinci hecesindeki “kân” hecesinde bulunduğu gibi bir ünsüz harf ile, üzerinde inceltme işareti tespit edilen bir ünlü harfin ve bir ünsüz harfin bir araya gelmesi ile meydana gelen heceler kapalı hecedir. Bunlar bir tam ses değerindedir. Seste uzatma değil, incelteme işareti olmalıdır. Uzatma işareti olursa, hece bir buçuk ses değerinde olur. Dize sonlarındaki tüm heceler, açık da olsa, kapalı hece sayılır ve çizgi (-) ile gösterilir.

  • Birleşik hece: Arapça ve Farsçadan gelen birtakım kelimeler entegre hece sayılır. Bu hecelerin ses değeri bir tam ses ve bir yarım sestir. Yani şunlar bir buçuk ses değerindedir. Birleşik heceler bir çizgi ve bir nokta (-.) şeklinde gösterilir. âb, yâr, rûz…

Arapça ve Farsçadan gelen, ilk harfi ünlü ve uzun olan, ikinci harfi ise ünsüz olan “âb, ûl” gibi heceler bir buçuk ses değerinde olan entegre hecelerdir. Arapça ve Farsçadan geçtiğimiz, bir ünsüz harf ile, üzerinde uzatma işareti tespit edilen bir ünlü ve bir ünsüz harfin bir araya gelmesi ile meydana gelen “hâl, yâr, rûz” gibi heceler entegre hece sayılır. Arapça ve Farsçadan geçtiğimiz bir ünsüz harf ile, bir ünlü ve iki ünsüz harfin bir araya gelmesi ile meydana gelen “çeşm, aşk, şevk” gibi heceler entegre hece sayılır.

Aruz Kusurları

Aruz ölçüsünde temel olan, dizelerde alt alta gelen hecelerin, uzunluk-kısalık yani ses değeri bakımından denk olmasıdır. Türkçenin dil yapısı, aruzun bu özelliğine uymaz. Çünkü Türkçede uzun sesli harf yoktur. Dolayısıyla Türk şiirinde aruza ait bu denklik, her kelimete sağlanamayabilir. Bu bağlamda, ses denkliğini sağlamak ve heceleri ölçüye uydurmak amacıyla birtakım heceler farklılığa uğratılır. Bu farklılığa “aruz eksiklikları” denir.

  • İmale (çekme, uzatma): Kısa olan birtakım hecelerin ölçüye uydurulması amacıyla uzun okunmasına denir.
  • Zihaf (kısma): İmalenin tersidir. Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun heceyi, ölçünün gerektirdiği yerde kısa hece gibi okumaya denir.
  • Med (kabartma): Aruzda ritim denen iç uyumu sağlamak suretiyle iki heceyi bir hece haline getirmek. yani bir tam sesi bir buçuk sese yükseltmektir. Med, her vakit bir uzun hece ve onu takip eden kısa hece arasında yapılır. Yani med, iki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde sonu bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten birinci heceyi imaleden biraz daha uzun okumaktır.
  • Vasl (ulama, ulaştırma, liyezon): Kapalı bir heceyi açık hâle getirmek amacıyla, son hecesi ünsüz bir harfle biten bir kelimesin, kendinden sonra gelen ve ilk hecesi ünlü olan sözcüğe kendi kendine bağlanması ve iki kelimesin tek kelime gibi okunmasıdır. Ulama gerçekte bir eksiklik sayılmaz, zira şiirdeki musikiyi artırır.
  • Kasr (kısaltma, inceltme): Uzun heceyi hafifletmek, inceltmektir. Aruzda uzun olan “mâh, şâh, nigâh” gibi bir kelimesi hafifleştirerek “meh, şeh, nigeh” şeklinde okumaktır. “İstanbul” gibi kimi özel adların “Stanbul” şeklinde okunması da kasr ile ilgilidir.
  • Sekt-i melih (Güzel kesme): Sözlük manası ‘güzel kesme’ dir. Yalnız “mef’ûlü mefa’ûlün” kalıbında yapılır. Bu parçalardaki “-lü” ve “me-” açık hecelerinin birleşerek bir uzun hece oluşturmasıyla bir uyum kesikliği meydana getirmektir. Bu halde ölçü “mefûlün fa’ûlün fa’ûlün” biçimine girer.

Takti

Aruz ölçüsüyle yazılmış bir şiirdeki ölçüyü belirleyebilmek amacıyla şiiri meydana getiren hecelerin (.) ya da (-) işaretiyle gösterilmesine ve kalıplarının bulunmasına “takti denir. Takti, öçlünün parçalarını belirlemeyle ilgilidir. Dizenin son hecesinde açıklık-kapalılık aranmaz. Çünkü bu heceler her vakit uzun olarak kabul edilir ve çizgi ile (-) gösterilir. Takti yapılırken kelimeler başından, ortasından ya da sonundan bölünebilir.

Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere
. – – / . – – / . – – / . –
fa’ûlün / fa’ûlün / fa’ûlün / fa’ül

Aruz Kuralları

  • Bir şiirin ölçüsü yer alır iken şu işlemler yapılır:
  • Farsça tamlama eki olan “mi” ile “ve” manasındaki “ü, vü” bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.
  • Bir şiirin vezni en az iki dizeden hareket ederek bulunabilir. Tek dizeye bakarak vezin bulunmaz.
  • Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı denetim edilir. Önce imkân varsa ulama, yoksa imale yapılır. Zihaf çok az varbulunduğu amacıyla en son o olasılık düşünülür.
  • Aruzla yazılmış dizelerin son heceleri her vakit uzun sayılır.
  • Aruz ölçüsünde üç adet kapalı hece, yani kısa okunan hece yan yana gelmez zira buna ideal bir aruz kalıbı yoktur.
  • Aruz vezninde tef’ileler heceleri bölebilir. Hece ölçüsündeki gibi okuyuşta tefilelerde durgu yapılmaz.

90 Beğen